Büşra hemen odasına girmişti. Sonra Hilal ile Tuğçe yanına geldi ve:
Ne oldu?
Diye sordu. Merve de gelmişti, odaya girdi ve:
Büşra anlat artık ne oldu?
Diye sordu. Büşra olanları anlattı. Kızlar Erdem’e çok kızmışlardı. Büşra’ya:
Boş ver takma canım sen…
Dediler. Büşra:
Tamam…
Dedi. Beraber yemek falan yiyip yattılar…
Haftanın son okul günüydü. Büşra erkenden kalkmıştı. Kızlar da o kahvaltı hazırlayınca ancak kalkabilmişlerdi. Büşra hala ‘Acaba çok mu abarttım ya? Keşke öyle demeseydim… Of…’ diye düşünüp, kendi kendine sorular soruyordu. Beraber kahvaltılarını ettiler, hazırlandılar ve evden çıktılar.
Tuğçe ve Hilal beraber ertesi gün yapacakları yemeklerden konuşuyorlardı… Ne de olsa yeni evlerine yeni bir arkadaşları gelecekti. Hilal baya heyecanlıydı. Ayrıca Yaprak’ın kardeşini de çok merak ediyordu. Okula varmışlardı. İkisi de sınıflarına girdiler…
Büşra, Merve ve Burak hiç denecek kadar az konuşuyorlardı. Burak Merve’ye sessizce:
Hala aynı konu mu?
Diye sordu. Merve:
Valla tam olarak bende bilmiyorum… Okulda anlatırım canım…
Dedi. Sonra:
Ay pardon… Şey yani… Hadi yürüyelim…
Dedi. İçinden ‘Of… Kötü bir pot kırdım… Ne yapacağım şimdi? Neyse ya…’ dedi ve kafasını çevirerek yürümeye devam etti. Burak ise ‘Ay aşığım ben ya…’ dedi ve gülümseyerek yoluna devam etti. Beraber otobüse bindiler. Büşra okuluna gelmişti ve:
Hadi görüşürüz…
Deyip indi. Erdem yoktu. Aklı baya karışıktı. İçinden ‘Bir özür lazım… Ama o da çok kıl ya…’ diye geçirdi ve sınıfına girdi. Sıla:
Hoş geldin canım… Nasılsın?
Dedi. Büşra onu duyamamıştı. Erdem’e bakınıyordu. Sıla:
Büşra? Orda mısın?
Büşra:
He… Şey… Ne oldu?
Sıla:
Nasılsın?
Büşra:
Şey… İyi…
Sıla:
Emin misin?
Büşra:
Tabi… Sen?
Sıla:
Sağ ol… Hadi gel otur…
Büşra:
Tamam…
Dedi ve oturdu. Sıla da diğer tanıdıklarından birinin yanına gitti. İçinden ‘Büşra yalnız takılsın biraz aklı başında bile değil galiba…’
Diye geçiriyordu. Derse girmişlerdi. Erdem hala yoktu. Büşra baya üzülmüştü. O sırada kapı çalındı. Erdem içeri girdi ve:
Kusura bakmayın hocam…
Deyip yürümeye başladı. Büşra’nın yanına geldi ve:
Geçebilir miyim?
Dedi. Büşra ona yol verdi ve Erdem de geçti. İkisi sırada tektiler. Sıla arkada başka bir arkadaşıyla oturmuştu. Erdem bu sefer sinirli falan değildi ama o kadar mutsuz gözüküyordu ki… Büşra bir an çok üzülmüştü. Erdem ağzını bile açmıyor… Başını sıraya yaslamış düşünüyordu.
Büşra ‘Küçük çocuklar gibi konuşup rezil olamam… Ama… Ne yapsam… He… Buldum…’
Dedi. Eline bir kâğıt aldı ve içine ‘Dün için özür dilerim…’ yazdı ve Erdem’e attı. Erdem kafasını sıradan kaldırdı ve kâğıdı gördü. Okudu ve bir şeyler yazıp o da yolladı. Büşra kağıdı açtı ‘Önemli değil… Boş ver…’ yazıyordu. Büşra baya şok olmuştu. O da ‘Haddim mi bilmiyorum ama neyin var?’ yazdı. Erdem ‘Boş ver ya beni…’ yazdı ve sırtını döndü. Büşra ‘Ders bitmez mi?’ diye içinden haykırıyordu. O sırada derste bitti hemen Erdem’in yanına gitti ve kolundan dürtüp:
Konuşalım mı?
Dedi. Erdem kalktı ve:
Ne oldu ki?
Dedi. Çok masum gözüküyordu… Büşra ‘Ya bu çocuk bu kadar tatlı mıydı?’ diye içinden geçirdi ve:
Ya ne oldu sana? Neden bu kadar üzgünsün? Ben devamlı benimle uğraşan kaba Erdem’e alışmıştım…
Dedi ve gülümsedi. Erdem de güldü ve:
Normal de öyle bir Erdem yok ki…
Büşra:
Nasıl bir Erdem var?
Erdem:
Normal bir şey…
Büşra:
Hım… Peki, bu Erdem olmasa olmaz mı?
Erdem gülerek:
Hangisi?
Büşra:
Mutsuz olan.
Erdem:
Mutlu olmaya neden bulamayan insanlar benim gibidir…
Büşra:
İstersen anlat ne olduğunu…
Erdem:
Başın ağrır boş ver…
Büşra:
Ağrısın ya…
Erdem:
Sen kaşınıyorsun bence benimle mi uğraşacaksın…
Büşra:
İzin verirsen…
Erdem:
Peki…
Büşra:
Evet, ne oldu?
Erdem:
Burada okumak istemiyorum… 2 senedir buradayım…
Büşra:
Hım… Başka?
Erdem:
Bunu söylemek istemiyorum…
Büşra:
Ya söyle… Yardım ederim… Lisede bana hep ‘Psikolog…’ derlerdi.
Erdem:
Aldatıldım
.
Büşra:
Ne?
Erdem:
Öyle işte ya…
Dedi ve arkasını döndü. Bu durum onun gerçekten canını sıkıyordu ve bunu gururuna yediremiyordu. Büşra onun kolunu tuttu ve:
Ya senin bozulmana gerek yok ki… O senin değerini bilemeyen salağın yapması gereken…
Dedi ve Erdem’in yüzünü kaldırdı.
Erdem:
Ya ne de umurunda?
Büşra:
O zaman sen de umursama ya…
Erdem:
Of… Kolay mı sanıyorsun?
Büşra:
Peki, neden? Çok mu seviyorsun?
Erdem:
Ya ne sevgisi… Sevgi mi kaldı… İğreniyorum ondan…
Büşra:
E… O zaman?
Erdem:
Ya biz onunla arkadaştık… En zor günümde ona güvendim… Ailevi problemlerim vardı… Okul meselem vardı ve yanımda bir tek o vardı… Şimdi bir anda bunu kaldırmak kolay mı?
Büşra:
Haklısın… Ben yardım ederim sana… Aslında… İyi biriymişsin…
Erdem:
Sen de .
Dedi. Ders hocaları geldi ve derse döndüler…
Merve Burak’a olanları anlatmıştı, beraber eğlene, eğlene günlerini geçiriyorlardı… Burak ise bir yandan düşünüyordu. İçinden ‘Ya erken olabilir ama âşık oldum ben… Acaba söylesem mi? Yersiz mi olur? Ya hayır derse… Ya erken derse… Of…’ diye içinden geçirdi. ‘Of…’ lamasını sesli yapmıştı Merve:
Ne oldu?
Burak:
Ne?
Merve:
Ofladın ya…
Burak:
He… Yok, bir şey…
Merve:
Hım… Peki…
Dedi ve işine döndü.
Tuğçe gün boyu baya sıkılmıştı. Çünkü onunla uğraşan bir Berk yoktu. Berk yanına bile gelmemişti. Tuğçe gün boyu onun yokluğunu aramıştı ve sıkılıp durmuştu.
Hilal ve Yaprak ise ertesi günü konuşuyorlardı. Yaprak’ın kardeşi Tuna da gelecekti ve Yaprak kötü bir şey olmasından çok korkuyordu. Hilal ise olmayacağını düşünüyordu…