Seksendört bir müzik grubudur!
Yıl 2005’ti.Seksendört grubu ''Ölürüm Hasretinle'' parçasıyla ortalığı sallamıştı. Şarkı kime yazılmıştı?Hepsi 84'lü olduğu için mi grubun adı Seksendört'tü? Dördü de aynı kızla mı çıkmıştı? Kim, kimi, kiminle aldatmıştı? Zeplinleri ne kadar benzin yakıyordu? Yıl 2008. ''K.G.B.'' isimli albümlerinde Okan'ın deyişiyle, ''Seksendört, yaşadıklarını anlatıyor kısacak.'' Aradan geçen koskoca 3 sene boyunca sesi soluğu çıkmayan grubun sessizliğinin sebebi biraz da yukarıda geçen bu garip ve abuk sorular. Röportajlardan ve haklarında çıkan haberlerden ağzı yanan Seksendört nasıl bir röportaj verir? Tanışıklık hatrına diyelim. Çok ciddiydik, içimizdekileri döktük, biraz 'geyik' yaptık. Kızlar! Seksendört'ün hayatında sadece 'müzik' ve iyi bir müzik grubu olma çabası var! Hem onlar ünlü bile değil, çalgıcı! Neden mi? Buyrun muhabbete!
===>Neler oluyor Seksendört'ün hayatında son zamanlarda?
Tuna: Okan'ın doğum günü bugün, tam ona denk geldin. Seventeen dergisiydi değil mi? Kızlar merak ederler böyle şeyleri (gülüyorlar).
Serter: İlk albümden sonra aynı eve taşındık Ankara'da. Sonra beraber yaşaya yaşaya birbirimizden tiksindik (gülüyorlar). İş yaparken beraberdik, özel hayatta da. Birbirimizi iyice tanıma fırsatına sahip olduk. Albüm sürecinde daha rahattık. Psikolojik olarak biraz yıprandığımızı fark ettik. İlk albümden beklediklerimiz ve beklediklerimizden karşılık alamadıklarımızdı bunlar. Stüdyomuz vardı evimizin altında.
===> Beraber yaşamak nasıl etkiledi sizi?
Serter: Zor oldu ama bence iyi oldu.
Erdem: İlk pes eden Serter oldu (gülüyorlar). İlk o ayrıldı evden.
Serter: Özel hayattaki problemler de müziğimize yansımaya başladı. Tuna hep, ''Çok iyi bir his de getirmiş olabilirsin bir şarkıya'' derdi.
Tuna: ''Derdi mi? Tuna gruptan ayrıldı tabii! Ne iyi adamdı be (gülüyorlar)!
Erdem: Bu bir buçuk sene çok iyiydi. Tabii dört erkek yaşıyorduk sonuçta, zorlukları da oldu. Ben eve iki köpek getirince attılar beni evden. ''Ya köpekler, ya grup!'' dedi Tuna (gülüyorlar). Köpekler gitti sonra işte. (ağlamaklı bir sesle)...
===> İstanbul'a taşınmayı düşünmüyor musunuz?
Tuna: Ben taşınıyorum.
Erdem: Ben de.
Serter: Ben taşınmıyorum. Korkuyorum biraz İstanbul'dan. Kişisel şeylerle ilgili.
''İstanbul maddi ve manevi olarak zor bir şehir''
===> Korkutucu mu geliyor Ankara'dan sonra İstanbul?
Erdem: İstanbul eğlenceli. Ankaralıyız biliyoruz da, burada da var bir şeyler. Maddi ve manevi anlamda zor İstanbul. Biraz güçlü olmak gerekiyor.
===> İlk albümden sonra nasıl tepkiler aldınız? Tatmin oldunuz mu?
Erdem: Yanlış bir noktada görüldüğümüz oldu.
Serter: Ne getirip, Götürdüyse doğru orantılıdır. Karşılığını alamadığımıza gelince, biz de bilmiyoruz ki.
===> Hayranlarınızla aranız nasıl?
Erdem: Kavga arasına girebiliyorlar, o kadar delikanlılar yani. Çok ciddiyim.
===> Kız hayranlar daha fazladır herhalde?
Serter: Vallahi Erdem'in var (gülüyorlar).
===> Çok yorgunsunuz siz galiba. Nedir bu durgunluk?
Tuna: Aslında şöyle bir şey var; önceki röportajlara dörtlü katılmıyorduk. Bugün de bir fotoğraf çekimi vardı. Onun için gelmiştik. Ankara'dan apar topar. Erdem'le ben burada olduğumuz sürece hep ikimiz verdik röportajları. Okan da az konuşur. Okonuşsun istiyoruz. Ama gördüğüm kadarıyla Okan uyudu galiba ( Okan kafasını masaya koymuş kestiriyor).
===> Siz çıktığınız zaman çok fazla alternatif grup yoktu şimdiki gibi. Ne düşünüyorsunuz bununla ilgili olarak?
Serter: Olsun tabii! Tek sıkıntı çok çabuk tükenen bir toplum olmamız. Umarım onlar da çabuk tükenmez.
===> Çabuk tüketim de popülerlikten kaynaklanmıyor mu?
Serter: Bıktılar ki grup müziği çok revaçta olan birşey, hemen o kanala yönelmeye başladılar. Tabii çıksın ama pop piyasası gibi çabuk tüketim ve fabrikasyon işler olursa, çok da sağlıklı olmaz.
===> İnternetten müzik indirmek çok kolay artık. Şu durumda albüm satışı ne kadar önemli sizin için?
Serter: Konser vermemizi tetikleyecek kadar önemli aslında. Maddi olarak zaten bir şekilde karşılığını almak çok zor.
===> Nasıl geçiyor konserler?
Serter: En son Hacetepe'deki konser çok iyiydi. Biraz hırpalanma durumu oldu ama. Tuna sağ olsun!
''Konserde en son elektrik direğine tırmanıyordum''
===> Nasıl oldu bu hırpalanma?
Seksendört: Yıktık! (gülüyorlar).
Tuna: Ben en son elektrik direğine tırmanıyordum (gülüyorlar). Sonra sahneyi dağıttık.
Serter: Hasarlı bir konser oldu.
===> Baya rock stardınız yani?
Tuna: Çok rock starız sorma! Beş dakika sonra, ''Ne oldu abi? Bir hasar var mı?'' diye sordum hemen (gülüyorlar).
Erdem: Bir tane amca yanımıza gelip (sesini taklit ederek), ''Niye kırdınız? Olay mı bu?'' dedi (gülüyorlar).
===> Müzik gruplarının bir duruşu ve söylemi var mutlaka. Siz ne anlatıyorsunuz?
Tuna: Hepsinin mi? Grup Hepsi' mi (gülüyorlar).
Erdem: Bir şarkımızda var aslında bir politik duruş.
Tuna: Hangi şarkı o?
Erdem: 8'inci parça abi. Sen yokmuydun albüm kaydında (gülüyorlar)? O da biraz yanlış anlaşılmış sanırım. İyi dinleyememişler herhalde şarkıyı. Onun dışında ''Şunu anlatalım, şundan rant sağlayalım'' demiyoruz. Tabii ki hepimizin bir derdi ve düşüncesi var ama bunu anlatmak zorunda değiliz.
Serter: İlk albümde ne yaşadıysak onu anlattık. O şarkıda da başka bir şey anlattık. Devamlı kendi aramızda yaşadığımız bir şeydi.
Okan: Seksendört, yaşadıklarını anlatıyor işte kısaca.
===> Adınızla da ilgili çok konuşulmuştu ve yorum yapılmıştı.
Tuna: İnsanın bir seçim yapması lazım. Biz başından beri yaptığımız işle göz önünde bulunmaya çalıştık. Fakat ilk albümde ''Ölürüm Hasretinle''nin kendi popüleritesini yakalaması ve bir takım süraçlerin çok kısa bir zamanda yaşandı ve insanlar biraz da, ''Magazin oldu bu herifler!'' gibi algılandı. Ankara'da yaşadığımız için, geldiğimiz haftada bütün röportajları verip, bütün televizyon programlarına katılıyorduk. İnsanlar benim kız arkadaşım olup olmadığını, ne yiyip içtiğimi bilmek zorunda değil. Halk da prim verarek bu noktaya getiriyor. ''Televizyon, radyoya çıkalım'' diye bir durumumuz yok. Üç ayda her yere yetişmemiz gerektiği için her yerde biz vardık. Çünkü o hafta hepsini yapmışız. Popülizmle alakası yok.
===> Lise yıllarındapopüler miydiniz?
Erdem: Benim bir grubum vardı. Biraz rock starlık olmuştu küçükken.
Okan: Benim de vardı tabii müzik grubum ama bu kadar bir popülerlik durumu yoktu.
Serter: Aynen. Hep en önde otururdum (gülüyor).
Tuna: Ben garsonluk falan yapıyordum. Hiç alakam yoktu müzikle.
''Grubu tamamen eğlencesine kurmuştuk''
===> Seksendört nasıl kuruldu?
Serter: Erdem'le ikimiz, öyle eğlencesine kurduk grubu aslında. Sonra Tuna ve Okan geldi. Tamamen eğlencesine yapılırken birliktelik oluştu.
===> Albüm aşamasına nasıl gelindi?
Erdem: Çok uzun bir süreç. O zaman çok geriye, 2000 yılına dönmemiz gerekir.
Tuna: İnsanlar kalkıp, ''Neden ölürüm hasretine?'', ''İntahar mı ettin?'', ''Atladın mı, zıpladın mı?'' diye abuk sabuk sorular sorarsa grubun 1999 yılındakurulduğunu, 8 senedir canlı performans yaptığını kimse bilmez.
Serter: İşin magazin kısmı daha ön plana çıktığı için, asıl önemli olan şayler daha geri planda kalıyor.
===> Nasıl kızlardan hoşlandığınızı merak eder şimdi kızlar.
Tuna: Ben çok özür dileyerek böyle sorulara cevao vermek istemiyorum. Çünkü örnek alıp konserlere öyle geliyorlar (gülüyorlar). Bir ara konserde Erdem gibi Saçlı kızlar gördüm mesela (gülüyorlar).
Erdem: Böyle bir soruya cevap vermiştik, aynen anlattığımız gibi gelimşlerdi.
Tuna: Bir de hayran kavramı bizim için farklı. Avrupa'da gördüğümüz gibi bir fan clup sistemi yok Türkiye'de. Bizi dinleyen insan Hayko Cepkin'i de, Emre Aydın'ı da, Manga'yı da dinliyor. Biz alışamadık o durumlara. Hayran deyince, ünlü oluyorsun. Biz ise ünlü falan değiliz.
Erdem: Ölüp bayılmadan ziyede, Şarkıları ezberleyip, Söyleyen insanlar hayranımız diye düşünüyorum. Biz de onlara hayranız. Birinin bağırması, sahneye atlaması... Bunlardan hoşlanmıyoruz.
===> Peki, siz ünlü değil misiniz?
Tuna: Ünlü olsam ben, seninle şu an şu röportajı yapamamç Konserden vakit bulamazdım.
===> Siz nesiniz peki?
Okan: Çalgıcıyız (gülüyor).
Erdem: Biz iyiyiz ya. Gayet güzel ilerleyen bir müzik grubuyuz.
Tuna: Bizi takip edeler var diyelim. Hayranlık çok farklı bir kavram. O taraklarda bezimiz yok. Belli bir kitlemiz olduğu kesin. '' Sizi kimler dinliyor Tuna? diye sorsan, 15-25 yaş arası tüm gençler'' diyemem (gülüyorlar). Konserlere gidiyoruz, 50 yaşında amcalar var mesela.
===> Ünlü grup kim Türkiye'de?
Seksendört: Duman ünlü bir grup.
Tuna: Mor ve Ötesi de ünlü bir grup. Yaşla alakası yok ama biz daha genç ve amatörüz. Bizi de çok profesyonel gruplar arasına koymanın manası yok aslında.
Erdem: Biraz maddiyatla da alakalı aslında.
Okan: Biraz da zamanla alakalı.
===> Yeterince zaman geçmedi mi 1999'dan beri?
Tuna: Dokuz yıl (gülüyorlar)!
Serter: Aslında 2005 gibi bir taş var önümüzde. Albüm gibi...
===> İlk albümle ilgili sizin biraz derdiniz mi var?
Serter: Biz zaten dağılıyorduk. Altı yıl boyunca albüm yapmamış olmanın verdiği stres, üniversite hayatı... Artık sorumluluk almaya başladığın döneme gelince, bu işle geçinmek istediğimizi düşünecek olursak, ''Albüm de yapamıyorsak dağılalım'' dedik.
Tuna: Tamam o dönem Türkiye'de gruplar vardı ama beş grup sayabiliriz belki. Bir ton beste vardı elimizde. Her yere demolarımız dağılıyordu ama albüm yoktu. Bizden sonra internet efsanesi diye bir tavır çıktı. Böyle bir şey yok. Biz zaten altı-yedi senedir müzik yapıorduk. Be insafsızlar (gülüyorlar)! Bu işe ömrünü vermiş adamlar var. Ben müzikten başka bir şey yapamam ki. O albümde ne şarkılar vardı! ''Ölürüm Hasretinle'' yüzünden güme gittiler. Bunu insanlar bu noktaya getirdi. Baktık ki insanların, basının ilgilendiği nokta çok farklı. Şu an en çok sorulan sorulardan bir tanesi de bu; ''Neden bu kadar geri planda duruyorsunuz? Bu bir tercih mi?'' diye. Evet bu bir tercih. Biraz önce sorduğun kızlarla ilgili soruya cevap vermememizin sebebi de bu aslında. Zamanında o kadar abuk sorular soruldu ki, ''Hepiniz aynı kızla mı çıkıyordunuz?'', ''Erdem'le seni mi aldattı?'', ''Okan 'a ne oldu?'' gibi.
===> Neden müzik bu kadar arka plana atılıyor ve magazin öne çıkıyor?
Tuna: Ben şimdi etek giyip çıksam daha çok prim yaparım. Dergiler de formatlarını değiştirebilirler. Rolling Stone'un en büyük olayını biliyorsun. Adamlar turnelere muhabir gönderiyor ki takip etsin koca bir turneyi. ''Erdem şu kızlardan hoşlanıyor, Sertaç böylesine bayılıyor'' deyince olmuyor, yaptığımız müziğin anlamı kalmıyor. Sonra kimse senin yaptığın şeyle ilgilenmemeye başlıyor.
===> Artık seçici röportajlar yapacağız diyorsun?
Tuna: Kelimelerimzde seçici olacağız diyelim. İnsanlara sürekli hatırlatmak gerek albümün çıktığını. Geçenlerde bir konserde bir arkadaş geldi yanımıza, ''Abi yeni albüm çok güzel olmuş!'' dedi. Hangi parçayı beğendin en çok , ''En çok ''Ölürüm Hasretinle''yi beğeniyorum ben'' dedi (gülüyor). Kaçıp gittim yanından. Ne diyebilirim ki?
===> Neler yapıyorsunuz peki boş vakitlerinizde rahatlamak için?
Tuna: Benim Bodrum'da villam var. Orada resim yapıyorum (gülüyorlar).
Erdem: Ben kaykaya başladım. Şu an müzik dışındaki aşkım o.
Tuna: Herkes bir şekilde müzik yapmasa da, müzikle alakalı bir şeyler yapıyor.
Erdem: E, ben de elimde gitarla kayıyorum abi (gülüyorlar).Sürekli müzik yapmıyoruz aslında. Şimdi böyle deyince de çok geyik bir cevap oldu. Evde sürekli gitar çalmıyorum mesela (gülüyor).
Tuna: Aslında bunu söylemekte bir zarar yok. Şu an maddi açıdan çok büyük problem yaşıyoruz. O yüzden ''Dmrdümüz gidelim, eğlenelim'' gibibir durum da yok. Enerjımızı konserlere saklıyoruz. Burada da gelebilecek bütün yardımlara açığız (gülüyorlar).
Erdem: Ziraat Bankası...
Tuna: Erdem yaz 2222'ye yolla (gülüyorlar). Bunu da burada anlatmak istiyorum çünkü çok acayip haberler çıktı, yok Ankara'da villa almışız... Dört kişi kirada oturuyorduk. Ha tamam! Havuzu, futbol sahası, basketbol sahası vardı tabii (gülüyorlar). Zeplin de aldık. Zepline çok para gitti (gülüyor). Saçmalamasın kimse! Pijamayla geziyoruz, görmüyor musun ( eşofmanını gösteriyor)? Buradan Acun Bey'e sesleniyorum. 500YTL'lik kutuyu istiyoruz (gülüyorlar