İnternette büyük sükse yapan Seksendört, henüz çıkış şarkısı bile belli olmayan yeni albümleri “K.G.B.” ile bir kez daha dinleyenlerin huzurunda...
Seksendört'ün sabırsızlıkla beklenen yeni albümü "Kimseler Görmesin, Bilmesin", ilk albümde olduğu gibi kendilerine has tarzlarıyla hemen kendini hissettiriyor. Özellikle “Azap”, “Kara Gözlüm”, “Belki” ve “Olmuyor” albümün dikkat çeken şarkılarından... Ankaralı grup, gitarda Erdem Ocak, basta Okan Özen, davulda Serter Karadeniz ve vokalde Tuna Velibaşoğlu’ndan oluşuyor. Şimdi sözü solist Tuna’ya bırakıyoruz, o da bize keyiften kumara dönen müzikal maceralarını ve yeni abümlerini anlatıyor.
İnternet sayesinde parlayan bir grup olmanızın avantaj ve dezavantajları neler oldu? Son zamanlarda yine internet sayesinde duyulan şarkıcıları, örneğin İrem, Öykü-Berk, nasıl buluyorsunuz?
Tuna Velibaşoğlu: İnternetin Seksendört’e kattıkları “Ölürüm Hasretinle” parçasıyla sınırlıdır. Bu bağlamda, internetin bize diğer grup ve sanatçılardan daha fazla kaybettirdiğine inanmıyoruz. Kazanç noktasında Türk Müziği olması gerekirdi. Ülkemizde ilk defa olan bir olay, çok iyi bir araştırma ve tedbir konusu olabilecekken tüm çevrelerce yeni bir şöhret kapısı olarak algılandı ki şu an literatüre “internet efsanesi” diye gereksiz bir tanım yerleşmiş oldu. Yanlış, olayın algılanış biçiminden kaynaklanıyor. Hiçbir müzikal geçmişi olmayan insan ya da insanları yalnızca tek parça için günlük “star”lar yapmak; hem kulak hem çevre kirliliğine neden olmakta ne yazık ki.
Albüm kapağınızda ve fotolarınızda maça ası kullanmışsınız, bu fikir nasıl doğdu? ‘K.G.B’ şarkıdaki açılımından başka şeyler de çağrıştırıyor elbette... Neden bu isim olsun istediniz?
Tuna: Albüm ismi hakkında gerçekten çok fazla polemik oluştu. Bu aslında hedeflediğimiz de bir şeydi... İnsanların müzik dışında herşeyle ilgilendiklerini bu albümle daha iyi anladık. “K.G.B”nin tahmin edildiği gibi bir anlamı yok; albümün içerisindeki bir parçanın isim kısaltması yalnızca. Kapaktaki maça ası görseli ise bu albümün bize ne kadar büyük bir baskı oluşturduğunun bir göstergesi. Kumar önce keyif için başlanılan sonra insana inanılmaz yanlışlar yaptırır. İkinci albüm her aşamasıyla bizim için kumardı. Biz de en büyük kozumuzu oynadık... Yani maça ası attık.
Genel olarak albümün konseptinden bahsedebilir misiniz? İlk albümle kıyaslandığında dinleyenleri yeni ne bekliyor? İlk albümdeki aşk, hüzün, ayrılık yine bu albümde aynı dozda kendini hissettiriyor mu?
Tuna: Sorulması gereken en önemli soru bu aslında. Türkiye’de albümlerde bir konsept yakalamak çok zor. Biz bu albümle yakaladığımıza inanırken, birkaç müdahaleye maruz kaldık. Öncesinde bizim tepki duyduğumuz, ki buna aşk da dahil, konuları anlatırken mecburi istikamet bazı parçaların eklenmesi gerekti. Bu yüzden konseptte bir bozukluk mevcut açıkçası. Müzikalite olarak ilk albümden çok farklı bir yerde durduğu kesin. Hem söz hem ritim olarak çok farklı tatlar var. Anlatımlar günlük dilden hallice; biraz daha şiirsel tınlayan betimlemelere gebe ama “yüksek dozda ayrılık almak” bu albümde de mümkün.
Albümde sözlerin hepsi size ait. En çok nelerden besleniyorsunuz? Yaşadıklarınız sizin söz yazarlığınızı ne kadar etkiliyor?
Tuna: Bizim dışımızda yapılan müziklerden çok besleniyoruz. Müzikal anlamda bir şeyleri ifade edebilmek için önce duymak gerekir. Şarkı sözlerini yazarken dünya olaylarıyla çok ilgilenmiyorum açıkçası. Benim takıldığım nokta; insanın yalnız kaldığında yerli yersiz her şeye ağladığı anlardır. Bu dönem insanın en yaratıcı olduğu ama aynı zamanda da en içe kapanık, depresyona dönük dönemidir. Ben bu psikolojideki insan, mekan ve olayları kurguluyorum çoğu zaman. Bu bazen biz oluyoruz, bazen bir başkası.
K.G.B.’de Seksendört sevenlerin favorisi olabilecek birçok şarkı var. Siz çıkış ve ilk klip şarkısı olarak hangisinde karar kıldınız?
Tuna: İnanın en sıkıntılı konu bu. Grup olarak kendi aramızda ortak bir noktaya varamadık. Şirketimizle de ortak bir noktaya bulamadık. Parçaların hepsini çok sevdik ve seçim yapmakta zorlanıyoruz. İşin bir de ikinci albüm oluşuyla alakalı beklentileri var. Bu yüzden en iyi frekansı yakalamaya uğraşıyoruz.
[/quote]